MERHABA
HAKKINDA
DALGALAR
RUZGARIN SESI
DALGALARIN PRENSI
SEVDA RUZGARI
GUNESLE SEVISMEK
DAMLALARDA ASK
Guest Book Page
YASAM
DANS
ASK
NASILOLMALI HAYAT
SIIRLER
HIKAYELER 1
|
dalgalarla dogduk
DOĞUM
Nefessiz bir sessizlik
Sessiz bir beyazlık
Zamansız bir mekan
Ve varlıksız bir varoluş
Mutlu ve derin bir yokluk
Düşüncelerin içinde eriyen bir benlik
Ve sessizlik içinde yok olan bir düşünce
Gözler kapalı
Kıpırtısız
Hareketsiz
Kapı kilitli
Perdeler örtülü
Işık yasaklı
Karanlıkta yaşanan bir beyazlık
Beyazlıkta bir sessizlik
Ve sessizlikte yaşanan huzur
Ve güven
Ve vakit dolar
Vakit gelir
Ansızın sessizliğe düşen bir kıpırtı
Gözler açılır aniden
Bir bilinmezlik
Bir derin şaşkınlık
Kapı açılır
Perdeler açılır
Işık hücum eder
Sessizliğe bir kara düşer
Beyaza bir gürültü üşüşür
Bir çarpıntı
Deli bir yürek çarpıntısı
Bir korku
Bir güvensizlik
Derin bir üşüme
Yokluğun güveninden
Varlığın bilinmezliğine bir yolculuk
Ve derin bir ağlayış
Doğdun bebeğim
Hoşgeldin dünyaya
Ve yaşama
Ve ilk öğüdü yaşamın bebeğim
Ağlama şimdiden
Gözyaşları işe yaramaz çünkü
Hoşgeldin bebeğim
Doğdun artık …
Gassan SATAR
|
|
donmek yada gıtmek
Geriye Dönen Adam
Yağmur yağıyordu...
Benim saçalarımda kırağılar vardı,
Onun omuzuna konmuş bir gül.
Kapıyı açtım
Elinde eski bir bavul
Yüzünde daha eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte.
Sana kendimi getirdim
Belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Birkaç gömlek bir pijama altı
Tuttuğum notları
Serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı sigaramı tabakamı
Ve kitaplarımı getirdim
Döndüm dedi, döndüm işte.
İçeri girdi, aksıyordu ayağı
Oysa; nasıl da akardı bayrak gibi önümüzde
Nasıl da oynardı saçları rüzgârı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağın, dedim...
İçerde, dedi
Bir bakır tas bıraktım
Bir kehribar tesbih
Birkaç kitap
Bir kaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir ceza
Ve bir ayak
Güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı
Ben içeride bıraktım,
Kurban olsun ikimizinki de, memlekete.
Oturduk
uzun uzun baktık birbirimize
Onüçyıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği
Birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı, onu koymuştuk ortaya
Ben başımı onun omzuna yaslardım
O tale'al bedrü okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimizin adına
Bir sonbahar akşamı ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu
Yağmur yağıyordu
Babalar,ekmekleri saklamış ceketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu
Düdükler ötüyordu, sirenler çalıyordu
Şehri kimler çalıyordu?
Oysa; biz onunla
Yüreğimizi koymuştuk ortaya...
Arkasından baktım
Elinde bir bavul
Cebinde ikimizin yüreği
Şifadan ayrılık, rahmetten yoksulluk
Şenolasın mapusluk!
Kaldır gözlerini yerden, dedi
Onüç yıl dediğin ne ki?
Bana mektup yaz
Bir menekşe resmi yap
Ve bir gül gönder anama
Kaldır gözlerini yerden, dedi
Onüçyıl dediğin ne ki?
Yürüdü Yusuf
Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
Onüçyıl bekleyecektim
Onüçyıl..
Kavuşmak için
Cebinde rehin götürdüğü gençliğime.
İbrahim SADRİ
|
mutluluk
JERRY, çevresindekilerin çok sevdigi insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir sey bulurdu. Hatta bazen etrafindakileri çildirtirdi bile, "bu adam, bu halde nasil iyimser olabiliyor." diye.Birisi nasil oldugunu sorsa "Bomba gibiyim" diye yanit verirdi. Hep "Bomba gibiyim"JERRY, bir dogal motivasyoncuydu... Yaninda çalisanlardan biri , o gün kötü bir günündeyse, JERRY yanina kosar , duruma nasil olumlu bakilacagini anlatirdi. Bu tarzi fena halde düsündürüyordu beni... Bir gün JERRY' e gittim. -"Anlayamiyorum" dedim. "Nasil oluyor da, her zaman her kosulda bu kadar olumlu
olabiliyorsun...
Nasil basariyorsun bunu?..."
-Her sabah kalktigimda kendi kendime "JERRY bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü derim ve havamin iyi olmasini seçerim. Kötü bir sey oldugunda yine iki seçimim vardir. Kurban olmak ya da ders almak. Ben basima gelen kötü seyden ders almayi tercih ederim. Birisi bana sikayete geldiginde yine iki seçimim var... Sikayetini kabul etmek ya da ona hayatin olumlu yanlarini göstermek. Ben hayatin olumlu yanlarini seçerim."
-"Yok yahu" diye protesto ettim. "Bu kadar kolay yani"
-"Evet kolay" dedi JERRY... "Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardir, sen her durumda nasil davranacagini seçersin. Sen insanlarin senin tavrindan nasil etkileneceklerini seçersin. Sen havanin, tavrinin iyi ya da kötü olmasini seçersin... Yani sen hayati nasil yasayacagini seçersin!..." JERRY'nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yillar görmedim. Ama hayattaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayi tercih ettigimde hep onu hatirladim. Yillar sonra JERRY'nin basina tatsiz bir sey geldi. Soygun için gelen hirsizlar, panige kapilip JERRY'i delik desik etmisler. Ameliyati 18 saat sürmüs, haftalarca yogun bakimda kalmis. Taburcu edildiginde , kursunlarin bazilari hala vücudundaymis. Ben onu olaydan 6 ay sonra gördüm.
-"Nasilsin" diye sordugumda
-"Bomba gibiyim" dedi "Bomba gibi"
-"Olay sirasinda neler hissettin JERRY" dedim.
-"Yerde yatarken, iki seçimim var diye düsündüm. Ya yasamayi seçecektim ya da ölümü... Ben yasamayi seçtim."
-"Korkmadin mi, suurunu kaybetmedin mi?"
-"Ambulansla gelen saglik görevlileri harika insanlardi. Bana hep iyileseceksin merak etme" dediler. Ama acil servisin koridorlarinda sedyemi hizla sürerlerken doktorlarin ve hemsirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana "Bu adam ölmüs" diyordu. Bir seyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktim gerçekten..."
-"Ne yaptin?" diye merakla sordum...-"Kocaman bir hemsire yanima yaklasti ve bagirarak herhangi bir seye alerjim olup olmadigimi sordu...
"Var" Doktorlar ve hemsireler merakla sustular... Derin bir nefes alarak kendimi topladim ve bagirdim: "Benim kursunlara alerjim var.!..." Doktorlar ve hemsireler gülmeye basladilar... Tekrar bagirdim. Ben yasamayi seçtim. Beni bir canli gibi ameliyat edin, otopsi yapar gibi degil..." JERRY, sadece doktorlarin büyük ustaliklari sayesinde degil, kendi olumlu tavrinin büyük katkisiyla yasadi. Yasamasi bana büyük bir ders oldu. Her gün, hayatimizi dolu dolu yasamayi seçme sansimiz ve hakkimiz oldugunu ondan ögrendim ve her seyin kendi seçimimize bagli oldugunu... Bu yaziyi okudunuz ...
Simdi iki seçiminiz var.
1. Unutup gitmek
2. Dostlariniza göndermek...
|
|
|
umuda yolculuk ıcın bılet gerekmez
YELKENSİZ GEMİ...
"Kal" deseydin, kalırdım. Demedin oysa...
Kuru bir "Bitmesin"den başka hiçbir şey demedin.
Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki, ondaki anlam!
Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma?
Savunmayacak mıydın sevgimizi?
"Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan?
Düşündüğüm bu değildi...
Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden,
Mücadele beklemiştim oysa...
Yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım...
Kıyıya ulaştırırsın sanmıştım...
Oysa, onu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun...
Bu kadar yıpratıcı olamazsın...
Oysa, bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda!
Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı.
Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin,
Geçen akşamki sohbetin bir anlamı olmalıydı.
Duygularımızın bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki tüm martıları uçurdun şimdi...
Hangi yöne gittiler bilmiyorum,
Geri dönerler mi bilmiyorum.
Dünya boşaldı mı ne!
Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam,
Neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde?
Neden artık rüzgar esmiyor,
Her şey seninle mi kaldı yoksa?
Mantığım... Mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var.
Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var!
Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim,
Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim...
Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum.
Ve senin buna nasıl göz yumduğunu...
Tıpkı balkondaki akasyaları sularken,
Fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi...
Su, onun için hayat olmalıydı oysa...
Ve... Sen de benim tutunacak dalım!
Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun,
Olmaması gereken ama daima varolan.
Farklı uçlardaydık seninle,
Farklı mevsimleri seviyorduk, farklı zamanlarda....
Sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum..
Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen,
Daha doğrusu öyle sanıyordum...
Binlerce yıldız arasında,
Ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım...
Yıldızları söndürmekti... Sorunları yok etmekti...
"Bitti" deyişim öylesine bir şeydi, öylesine, sıradan, şakacıktan...
"Hayır" demeliydin!
Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde,
Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye.
Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye...
Beni yolumdan alıkoymalıydın...
"kal" demeliydin... Defalarca "kal" demeliydin...
Oysa, demedin...
Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben
Akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim...
Belki böylesi daha iyi oldu...
"Kal" deseydin kalırdım... Hem de seve seve kalırdım.
Martılarla kalırdım. Yakamozlarla kalırdım.
Demedin oysa!
Bilir misin?
Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken...
Bilir misin?
Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek...
Bilir misin?
Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek...
'KAL' desen kalacaktım...
DEMEDİN OYSA!!!
Fatoş YILDIZ
|
unutulan hayırsızdır unutulmayan varolandır
BENİ UNUTAMAZSIN
Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın !
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin.
Ahmet Selçuk İLKAN
|
|
|
AYRILIS
AYRILIS
Baka kalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.
|
yasamın azı senı cogu ıse benı uzer
AZ YAŞADIKSA DA
Ben kibriti çaktığım zaman
Her şey kırmızıydı yüzün olarak
Ben kibriti çaktığım zaman
Çünkü her yüz bir memlekettir
Ben sigaramı yaktığım zaman
Çünkü her sigara bir kelimedir
Ben sigaramı yaktığım zaman
Güz günleriydi bir şarkı olarak
Bir güvercin ben olduğum zaman
Nice hüzünlerden yaprak yaprak
Bir güvercin yaprak yaprak
Cemal SÜREYYA
|
|
|
arkadaslık sonsuz bır duygudur
" Arkadas "
Vietnam Savasi sonrasi... Evine dönmekte olan bir asker San Francisco'dan ailesini aradi:
- "Anne, baba eve dönüyorum, ama sizden bir sey rica ediyorum. Yanimda bir arkadasimi da getirmek istiyorum."
"Memnuniyetle, O'nunla tanismak isteriz", diye cevapladilar. Ogullari "Bilmeniz gereken bir sey daha var." diye devam etti.
- "Arkadasim savasta agir yaralandi, bir mayina basti ve bir koluyla ayagini kaybetti.
Gidecek hiçbir yeri yok ve O'nun gelip bizimle kalmasini istiyorum."
"Bunu duyduguma üzüldüm oglum. Belki O'nun baska bir yer bulmasina yardimci olabiliriz."
- "Hayir. Anne, baba O'nun bizimle kalmasini istiyorum."
"Oglum." dedi babasi."Bizden ne istedigini bilmiyorsun. O'nun gibi özürlü biri bize korkunç yük olur.Bizim kendi haytimiz var ve bunun gibi bir seyin hayatimiza engel olmasina izin veremeyiz.Bence bu arkadasini unutup eve dönmelisin. O kendi basinin çaresine bakacaktir.
- " Oglu o anda telefonu kapatti. Ailesi O'ndan bir süre haber alamadi. Ama birkaç gün sonra, San Francisco polisinden bir telefon geldi. Ogullarinin yüksek bir bina düsüp öldügünü ögrendiler.Polis bunun intihar olduguna inaniyordu.Üzüntü dolu anne - baba hemen San Francisco'ya uçtular ve ogullarinin cesedini tespit etmek için sehir morguna götürüldüler.
Anne - baba ogullarini hemen tanidilar yalniz bilmedikleri bir seyi de ögrenince dehsete düstüler: Ogullarinin sadece bir kolu ve bacagi vardi...
|
ask yasayanlar ıcın vardır ruhu olu olanlar askı bılmezler
AŞK YAŞAYANLAR İÇİNDİR
Ağladığını istemem ben ölürsem.
Beni en sevdiğin halimle hatırla.
Uzak bir yerde çalıştığımı düşün.
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün
Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah, birde bakarsın odan güneşli.
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir...
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer bir sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir...
Necati CUMALI
|
|

|
bence sen
«BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN»
HERKES GİBİ
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.
(Altıncı Kitap, Temmuz 1336/1920)
«BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN»
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
334 (1918) - Yaz - Kadıköy
Nazım HİKMET
|
bızım ınsanlarımız
AFRİKA
Afrika dediğin bir garip kıta
El bilir âlem bilir
Ki şekli bozulmasın diye Akdeniz'in
Hâlâ eskisi gibi çizilir
Haritalarda
Cemal SÜREYYA
|
|
|